29 Mayıs 2007 Salı

Özel Bir Koleksiyon

Yaşadığım şehirde modern, asil, ve güzel bir bayan ile senelerden beri tanışıyorum. Kendisi Türk sanat camiasına katkıda bulunacak çok değerli çocuklar yetiştirmiş. Bütün çocukları (ve torunları!) son derece kabiliyetli ve gerek yurtdışında olsun gerekse Türkiye´de olsun göğüs kabartıcak katkılarda bulunmuşlar sanat adına. Geçen gün bu teyzeyi ilk defa evinde ziyarete gittim. Kızı Jale Yılmabaşar tarafından yapılmış seramikler ve yağlı boyalarla donanmıştı evi. Jale hanım´ın yaptığı iki seramiği görünce aklıma Siboş´cum, Bembi´cim, ve Serra´cım geldi. Ve onların hoşuna gidiceğini düşünerekten bu değerli bayandan izin alarak aşağıdaki iki resimi çektim. Size hediyem :)




Ben de şahsen bu aşağıdaki tabloya´ya hayran oldum! Buda kendime doğum günü hediyem (Perry Ellis Aviator gözlük dışında :p)



Teşekkür ederim Faika teyzecim :)

24 Mayıs 2007 Perşembe

Makyaj Teknikleri Serisi II - Dumanlı Gözler

Eveeet...yoğun talep üzerine dumanlı gözler makyaj teknik videosu hazır. Çekim arkadaşım Onahnie tarafından yapıldı. Gözleri çok güzel ve bu makyaja musait olduğu için kensini model olarak seçtim :) Umarım beğenirsiniz.

23 Mayıs 2007 Çarşamba

Sephora Tırnaklar İçin Fransız Manikür Kalemi

Sephora hayatımda en en en çok sevdiğim mağazalardan biri. Özellikle Paris Champs Elysee üzerindeki devasa "oyun alanını" saatlerce problemsiz gezmişliğim vardır. Düşünün saatlerrrrce bütün ürünleri deneyebiliyorsunuz. Genelde bütün rujları denemekten dudaklarım çatlak çatlak çıkıyorum bu makyaj cennetinden (silip yenisini sürmekten). Taşıdığı bir sürü marka makyaj ürünleri dışında en revaçta olan ürünleri kendi adı altında daha uygun fiyatlara satışa çıkarır. Bugünkü eleştirim Sephora French Tips & Toes Manicure Pen - Fransız Manikür ve Pedikür Kalemi- üzerine olucak.

Bu ürünü yaklaşık üç ay önce aldım. Burada manikür ve pediküre fahiş rakamlar istediklerinden bu görevi kendi üzerime üstlenmek zorunda kaldım. En temiz ama ende zor olan fransız manikürünü çok beğeniyorum. Normal yapıştırıcıları önceden kullanmışlığım var. Bu üründen daha iyi yada daha kötü diyemiyeceğim. Ama benim için daha uzun sürüyor. Doğrusu ilk deneyimim çok başarılı değildi. Hatta Sephora´daki satış görevlisi kullanması zor bir ürün olduğunu belirtti (ne güzel aslında). Sadece 8$ olduğu için denemeye karar verdim. Bir iki denemeden sonra gayette rahat ve hızlı kullanmaya başladım. Biraz da farklı kullanmak zorunda kaldım. Şimdi size en iyi deneyim için kullanım klavuzu ve püf noktaları....

1. Tırnak rengi ya da "rakı" rengi olarakda tanımlanan ana rengi sürüyoruz ve kurutma spreyi ile ya da normal şekilde kurutuyoruz. (Ben bu arada tv seyrediyorum genelde :))

2. Sephora manikür kalemini iyice çalkalıyoruz. İstediğimiz kalınlıkta tırnağın üstünden geçmeye başlıyoruz. İç güdüsel olarak insanın tırnak üzerinde soldan sağa ya da sağdan sola tırnağın beyazı üzerinden geçesi geliyor ama bu ürünle biraz zor. Çünkü kalemden çıkan biraz fazla gelirse heryere bulaşıyor. PÜF NOKTA: Tırnağa enine doğru değilde boyuna (aşağıdan yukarıya) doğru çizin!

3. Bütün parmaklar iyice -tekrar ediyorum, iyice -kuruduktan sonra isteğe göre daha uzun ömürlü olsun diye çatlamayı önlendirici ürünle bitiriyoruz.

İşte bu kadar. Ben gayet memnunum. İlk bir kaç defa hata yapabiliyorsunuz dürüst olmak gerekirse. Ama alıştıktan sonra gayetde kolay!!!


20 Mayıs 2007 Pazar

Doğru Yol....

Cölede teyzeleriyle alışverişe gide gide böyle zevk sahibi oldu hatunlar...Bravo!


19 Mayıs 2007 Cumartesi

Aksesuar Portmantosu

Zaman içinde aldığım bütün aksesuarlar (özellikle küpe) çekmecelerin diplerinde kaybolup gidiyorlar. Bir gün pasajin birinde gezerken bu zarif görüntülü şeyleri görünce hemen hayal gücüm tetiklendi. Kendi komidimin üstüne pekte yakıştırdım. Bir kaç tane yanyana komidinin köşesine sıraladım hayalimde. Çokta hoşuma gitti. Artık herşey düzenli...Tamam, hayal bitti, gerçek olsun. Bende istiyorum!

Sehpa Kitapları

Amerikan ailelerinin oturma odalarının ortasında bulunan sehpalar ya da İngilizce deyimiyle "kahve masası" aslında çok farklı bir kültürdür. Bu sehpaların üzerine belli bir konuyla ilgili kitaplar dizilir. Gelen misafirler sohbet arasında bu kitapları karıştırır. Bulunduğu evin sahibinin belki bilmediği hobisinden ya da ilgilendiği bir konudan kendisi de böylece nasiplenir. Bu kitaplar motorsiklet, fotoğrafçılık, Çili´nin egzotik sokakları gibi değişik ve ilginç konuları içerir. Bir kaç sene sonra yeni bir konu tekrar sehpanın üzerinde sergilenir.
Bu güzel ve değişik kültürü küçüklüğümden beri gerçekleştirmek istedim. Uzun seneler boyunca hobisi olmayan ben acaba benim konum ne olsa diye kara kara düşünmüşümdür. Ve sonunda olmayan evimin ve olmayan sehpamın üzerine "makyaj" konulu kitaplar almaya karar vermiştim. Bugün bu kitapların 3.sünü alınca herkesle paylaşmak istedim. Kahveye beklerim....


Kevyn Aucoin - Making Faces & Face Forward
Juliet Cohen - Vogue Makeup
Not: Söylemeden edemiyeceğim diğer hayalimse olmayan evimin olmayan duvarına boylu boyunca ufaklı irili Semazen portre ve çizimleri asmaktır.

16 Mayıs 2007 Çarşamba

Makyaj Teknikleri Serisi I - i.d. bareminerals nasıl uygulanır?

Şimdiii...son bir seneden beri i.d. bare minerals adlı minerallerden yapılmış ve hiçbir ürününün katkı maddesi olmayan bu makyaj markasından bahsedeceğim. "The Fashion Spot" denen bir İngilizce içerikli forum var. Bundan bir sene öncesi bu ürün üzerine bayağı konuşulduğunu gördüm bu forumda. Merakdan çatlamak üzereyken bende denemeye karar verdim. O kadar insan yanılmıyordur diye düşündüm. Bu tarz sayfalara bakmak biraz tehlikeli çünkü insan dayanamayıp merak ediyor ve sonunda benim yaptığım gibi alıyor. Sonuç olarak aldığım her ürününde memnun oldum ve ömrüm boyunca başka bir ürün kullanacağımı düşünmüyorum. Peki neden?

  1. Tembel bir kişilik olduğum için hakikaten "Yüzünüzden çıkarmadan uyuyabileceğiniz makyaj" olması bana en cazip gelen tarafı. Uykunun çok tatlı bastırdığı anlarda yüzümü yıkamadan yatmak kadar güzel birşey yok. Tabi buna rağmen sivilcelerimde azalmalar oldu. Suratım yağlı olduğu halde i.d. bare minerals fondoteni gözeneklerimi kapatmıyor.

  2. Pahalı olmasına rağmen ufak örneklerini tam bir sene rahatça kullandım. Çünkü kullanırken çok çok az kullanıyorsunuz. İlk başta pahalı olsa da aslında gayetde hesaplı oluyor. Normal boyutları herhalde rahat 2 sene gider.

  3. Fondotenden hep uzak durmuşumdur. Fondoteni yüzüme değdirdiğim anda ağırlığını hissederim. Pekte hoşuma gitmez. Ama i.d. baremineralsın fondoten pudrası pek idaalı görünmesede inanılmaz bir fondoten haline geliyor özek fırçasıyla kullanıldığında. Ayrıca kapatıcı almaya da gerek yok. Kapatıcı fırçasıyla beraber kullanınca daha yoğun bir madde olup sivilceden göz altınıza kadar bütün kusurlarınızı kapatıyor.


Fakat bu i.d. bare minerals bayağı tuzlu bir ürün. Onun için sadece denemek için almak pekte akıl karı değil. Ama Sephora sağolsun, en revaçta olan ürünlerinin mini versiyonlarını bir arada set olarak satmaya başlamış. Üstelik mineralleri daha iyi tutan özel fırçalarıda dahil. Türkiye´de eczanelerde satılan bu ürünün Sephora gibi kutusuna hiç rastlamadım. Ama dediğim gibi eczanlerde rahatça bulabilirsiniz.

Peki ID Bare Minerals Nasıl Uygulanır?



Buda Amerikancası....

BareMinerals

Umarım beğenmişsinizdir. Görmek istediğiniz diğer teknikler için yoruma yazabilirsiniz.

Akıllı Alışveriş - 1.ci Bölüm


Alışveriş maceralarıma eklenen en ilginci herhalde bugünkü oldu. Malesef Türkiye´denayrılırken Türkiye´den ayrıldığımı bilmiyordum ve geldiğimde kış olduğu için yazlık hiçbirşeyim yoktu. Buraya aniden yerleşince malum kıyafetsiz kaldım. Yeni işe girene kadar kendime gerekli şeyler dışında birşey almamaya söz vermiştim. Bir iki gereksiz topuklu ayakkabı dışında, :), hakikaten birşey almadım. Allah´tan almamışım...Son 8 senelik iş hayatımda devamlı kot giyen ben artık bundan böyle "business casual" giyinmek durumundayım. İyiki almamışım birşey. Neyse, kendi kendime "akıllı alışveriş" öğretmeye çalışyorum ve bugün uyguladığım bir kaç kural:


  1. Ne kadar beğenirsen beğen bedeni uymuyorsa alma - Geçmişte yaptığım en büyük hata bu olsa gerek. Bügün, hiçbirşeyi kolay beğenmeyen ben, gidip beyaz bir elbiseye tutkuyla bağlandım. Ama bir beden küçük olduğu için rahat edemeyeceğim diye almadım.

  2. Klasiğe öncelik tanı - Tabi herkes benim gibi sıfırdan dolap yenilemiyor ama klasiklere her zaman daha önce hak tanımak lazım. Trendy olan parçaları alırken çoğu zaman 6ci hissim bana hata yaptığımı söyler ama ben yinede gider dolabımda hiçbir şeyle uymayacak o parçayı alır ve dolabımda güvelere hediye ederim. Ama bugün trendy bir ceketi iş için çok ideal olucağını düşünerek deneme odasına götürdüm. Eyelet denen delikli kumaş + kısa 60lı stili beyaz bir ceket. Hayalimde eşleştirdiğim elbiseyle çok şık durucaktı. Ama sonra aklıma geldiki o elbise dolabımda değil, hayalimde. Güveler bu akşam aç kalıcaklar. Onun yerine gayette güzel klasik bir pembe gömlek ve siyak kumaş güzel oturan pantalon buldum. (Muhtemelen bu pantalonu bütün hafta değişik üstlerle giyeceğim)

  3. Giymiyeceksen alma - Bu problem benim dışında bir sürü arkadaşımında yaşadığı bir problem. Kesin herkesin bir duygusal olarak bağımlı olduğu bir giyim parçası vardı - benim etek mesela. Etekleri mankenlerin üstünde görünce dayanamıyorum. Hepsini teker teker okşuyorum seviyorum. Kollarımı dolduruyorum etekleri. Ve çoğu zaman alıyorum. Tamam, bugün kesin yeni eteğimi giyiceğim diyorum. Giyiyorum, bakıyorum bakıyorum, olmuyor. Bazen giyiyorum ve çıkarmayacağıma söz veriyorum kendi kendime. Bu durumlarda kapıdan geri dönüp çıkarıyorum. Nedense görüntüsünü ne kadar çok seversem seveyim, sanırım rahat edemediğim için etek çok fazla giyemiyorum. Belki bu maddeye ek madde olarak rahat edemediğin şeyi ne kadar çok seversen sev, alma!

13 Mayıs 2007 Pazar

Nexxus Emergencee - Birinci Hafta

Bir arkadaşım Makeup Alley´de Nexxus Emergencee üzerine çok güzel yorumlar duymuş ve bana da okumam için tavsiye etti. Değerlendirmeleri okumadan önce "Peki ne yapıyor bu ürün?" diye merakla sordum. Bu ürün çok sık boyanan, devamlı fön çekilen, sinirden yolunan, havuzda yıpranan, sigara içen arkadaşlarınızın dumanından boğulan, ya da bir türlü uzamayan saçlar için tasarlanmış "güçlendirici polimer inşa edici" bir protein ürünü. Şaçların yitirdiği proteini kendisi şahsen bizzat dolduruveriyor.


Tavsiyeyi yapan arkadaşımın tavsiyesi üzerine deneyipte pişman olduğum bir tek ürün yoktur. Sağolsun onun sayesinde gözlerim daha az şiş, yanaklarım daha bronz, ve şimdi saçlarım daha sağlıklıdır... Şöyle Makeup Alley değerlendirmelerine bir göz atınca bir de baktım hakikaten bayağı yüksek not almış. En son baktığımda 145 kişi tarafından değerlendirilmiş ve 5 üzerinden 4,6 puan almış bu ürün. Aynı zamanda bu ürünü alanların %90 bu ürünü tekrar alırmış. Yani anlıyacağınız sadece "mucize" ürün olduğu neredeyse deneyimlerle ispatlanmış.

Şimdiii...Benim saçlarım koltuk altlarımdan bir el kadar daha uzun. Benim gayem 2 senedir uzamayı reddeden saçlarımı tekrar uzama devrimine girdiği için kesmeden istediğim noktaya (kısacası (uzuncası ya da) belime kadar - hani duvakla falan hoş olur :P) gelmesi. Karşılaştığım problem - 6 aydır saçlarımı kesmiyorum ve inatla kesmiyeceğim - yani kırıklarım. İkinci problemim dalgalardan kaynaklanan "bonus" kafa olmam. 4 haftalık tedavi sonrası bakalım neler olucak?

İlk kullanım notları - bu ürün adı üzerinde protein olduğu için, nasıl saçlara yumurta sürünce katılaşıyor buda öyle bir his yaratıyor. Arkadaşımın tavsiyesi üzerine saçımda kutuda dediğinden çok daha uzun tuttum. Yatmadan önce saçlarımı şampuanlayıp sonra bu ürünü sürdüm. Kalkınca yıkadım ve bol saç kremi kullanıp (sertliğini alsın diye) biraz beklettim. SONUÇ - Kayda değer çok büyük bir değişiklik yok. Ucları hala çatal çatal duruyor. Kıvırcıklar biraz daha belirgin ve bonus kafada biraz küçülme var.Aama bugün saçlarımın kıvrıcıklarının güzelliği hakkında bir iltifat aldım :D Hergün olmayan birşey! Bakınca ikinci bakımda ne olucak.